Osmanağa, Hasırcı Başı Cd. No:45, 34714 Kadıköy/İstanbul

Sevgi ile Bilgiyi Bütünleştiren Okul

(0216) 414 34 44

info@bahariyelisesi.com

Kadıköy / İstanbul

Hasırcı Başı Cd. No:45

09:00 - 19:00

Hafta içi her gün

Öğrenci Veli İletişimi

Öncelikle çok erken yaşlardan itibaren çocuğa doğru ve bilimsel bir mesleki yönlendirme, ona uygun alan seçimi, amaç oluşumu ve o amacın hedefe dönüşümünü sağlayacak iyi bir aile içi ve kurumsal eğitim verilmelidir.

Bu dönemlerde okul eğitimi kadar, aile içi öğrencilik eğitimi ile ona doğru ve sürekli rehberlik yapmak da oldukça önemlidir.

Ailenin, her davranışı, sözü, eğitime bakışı, çocuğun; çalışmayı, bir şeyler öğrenmeyi erdem saymasını sağlamaya yönelik olmalıdır.

Onun yaramazlıkları ile değil, çalışkanlığı, okuma ve araştırma yapma eğilimi ile onur duyulmalıdır.

Bir de çocuk ile daha doğrusu öğrenci ile “öğretim iletişimi” kurmayı öğrenmek gerekir.

Unutulmamalı ki her öğrenci ile kurulacak olan öğretim iletişimi birbirinden çok büyük farklılıklar gösterir.

Öğretim iletişimi; öğrenciye öğretmek istediğimiz, konunun özelliğine, o konuyu öğretme yollarına, öğrencinin o konuyu algılama biçimine, algılama düzeyine bakılarak oluşturulacak olan bir ders anlatma biçimi şeklinde düşünülmelidir.

Öğretim iletişimi, iki orijinli bir eğitim uygulamasıdır. Bunun birinde öğrencinin öğrencilik özellikleri var iken, diğerinde dersin özellikleri bulunmaktadır.

Ama çoğu zaman, “Öğrenci bu, ders de bu; hadi buluşun bakalım!” anlayışı ile öğretime yaklaşılıyor olması beraberinde çok büyük sorunları da getirmektedir.

Bu uyumsuz buluşma ise, çoğu zaman bir çarpışma ile sonuçlanıyor ve öğrenci; dersi de, dersi vereni de sevmiyor ve başarısız oluyor.

Öğretim iletişiminde, öğrenci ile doğru iletişim kurmanın birinci koşulu, onda dikkat eksikliği olup olmadığının eğer varsa hangi düzeyde yaşandığının çok iyi tespit edilmesidir.

Çünkü dikkat eksikliği yaşayan öğrencinin mutlaka derse çalışarak gitmesi ve dersi dinledikten sonra da hemen tekrar etmesi gerekir.

Yalnız burada özellikle vurgulamak istediğim şey tekrar değil, hemen tekrardır.

Yani ders bitiminden itibaren bir ile beş saat içerisinde yapılan tekrardır.

“Çocukla normal iletişim kurarken, mutlaka göz seviyesine kadar eğiliniz.” diye uzman uyarısı, eğitim iletişimi için de geçerlidir.

Eğitimci de aile de mutlaka çocuğun eğitim seviyesine kadar eğilmelidir.

Yani, o eğitim seviyesi itibarıyla nerelerde kalmış ise, öğretmen de eğitimine oradan başlamalıdır.

Yani çocuk 8. sınıfta olabilir ama, kaldığı yer ilköğretim 6. sınıf ise, işte o öğrenci ile kurulacak olan eğitim iletişimine 6. sınıftan başlamak gerekecektir.

Diğer yandan öğrenci hatasını tamamlamalı.

Çalışması gerekirken, çalışmayan ve büyük bir keyif ile çok sevdiği bir diziyi izleyen öğrenciye müdahale etmeyiniz.

Bırakınız diziyi sonuna kadar izlesin ve hata saydığınız davranışı tamamlasın.

Eğer çocuk bu davranışını sizin müdahaleniz ile keser ise, kendisini haklı görme ve o davranışı tekrarlama eğilimi içerisine girer.

Çocuk hatalı, davranışı tamamladıktan sonra, zaten “Öğrencinin vicdan azabı” denilen, çalışmamaktan kaynaklanan sıkıntıyı yaşamaya başladığı anda, onunla, iletişim kurma amaçlı bir konuşma yaparak, bu davranışın tekrar edilmesini daha kolay engelleyebilirsiniz.

Ailelerin özellikle dikkat etmesi gereken diğer bir husus da, çocuğun çalışmıyor olmasını, hemen genetik özelliklere, kişiliğe, adam olmazlığa bağlamanın çok sakıncalı olduğudur.

Her çocuğun, çalışmayışının da yetişme hatası, olumsuz çevre koşulları ve yetersiz eğitim ortamı etkenlerin rolü vardır. Öncelikle bunların düzeltilmesi gerekir.

Çocuğun kendi yeteneklerini ve eğilimlerini ortaya çıkartacak ve onu geliştirecek olan bir aile ve eğitim ortamına sahip olursa, emin olunuz ki çok başarılı olacaktır.

Ama bütün bunları çocuğunuzu, hiç kimseye benzetmeye çalışmadan, başkalarını ona örnek göstermeden yapmalısınız ki, onun doğasına ve yeteneklerine uygun bir başarı elde edebilesiniz.

Unutmayınız her çocuk başarılıdır. Yeter ki onun başarı şifresini çözelim.