MOTİVASYON İÇSEL BİR DURUMDUR
Motivasyon “başarmak zorunda olmak” ile çok sıkı bir ilişki içerisinde değildir. Motivasyon, öğrencinin kendi içinden, gönlünden, heveslerinden gelen bir hedefe, başarma inanç, istek ve kararlılığı ile yönelmesidir.
Motivasyonun, öğrencinin içsel bir hedefe yönelmesi kadar önemli olan diğer bir koşulu daha var ki o da; hedefin ulaşılabilir bir hedef olmasıdır. Öğrenci, kendi öz gayreti ile bu hedefe ulaşabileceğini düşünmeli ki, o hedefe doğru onu taşıyacak olan enerjiye sahip olabilsin.
MOTİVASYON SOMUT VERİ İSTER
Öğrenciler tıpkı sporcular gibi, somut verilerin başarıyı göstermesi durumunda daha çok motive olurlar.
Öğrenci, konuları öğrendikçe, daha büyük bir istekle çalışmaya başlar.
Çalıştıkça başarılı olacağına inancı artar. İnanç arttıkça başarılı olur, başarılı oldukça motivasyonu yükselir.
Motivasyonu arttıkça, çok büyük bir konsantrasyon seviyesine ulaşır.
Bu nedenle, ulaşılabilir noktadaki hedefe uygun olan çalışmalar, çok kolayca motivasyon ve konsantrasyonu beraberinde getirecektir.
MOTİVASYON HAYALLERLE YEŞERİR
“Boşa hayal kurma, sonradan hayal kırıklığı yaşarsın.” İşte bu sözü, bu bakış açısını duymayanımız olmamıştır.
Oysa hayalin “boşa” olanı diye bir şey olamaz. Hayaller, ruhumuzun, zihnimizin, bedenimizin, duygularımızın bitmez tükenmez yakıtıdır.
Albert Einstein “beni başarıya ulaştıran, bilgilerimden çok hayallerimdi” derken işte bunları anlatmaya çalışmıştı.
Öğrencilerin hedefleri ile ilgili hayalleri olmadan, tam bir enerji telafisi yaşayamazlar.
Çünkü öğrencinin, Hukuk okumak hedefi ise, Adalet Bakanı olmak hayalidir.
O böylece gerçek yaşam öykülerini Adalet Bakanı hayalinin içine oturtacak ve büyük bir enerjiye ulaşacaktır.
MOTİVASYON TAKLİDİ YAPAMAYIZ
Kendi içimizden gelmeyen bir hedef bizi tam anlamı ile motive edemez. Bunu zorlama ile, karar ile, çalışma ile de yapamayız.
Motive olmak için korku ile hedefin etrafında dönmek, korku ile hep çalışıyor görünmek, asla bir motivasyon değildir.
Bunlar, boşa ortaya konulan motivasyon taklitleri olup, öğrencide büyük bir enerji kaybına yol açmaktadır.
Sınav öncesi yapılan deneme amaçlı alıştırma sınavlarına motive olmak, motivasyon taklidi düzeyinde kalmaktadır.
Gerçek motivasyonunuzu deneme sınavlarına göre saptayamazsınız.
DENEME SINAVLARINDA GERÇEK MOTİVASYONU YAKALAYAMAZSINIZ
Sınav, gerçek amaca ulaşılması ya da ulaşılamaması sonucunu doğuran bir uygulamadır, bir ölçme ve değerlendirme yöntemidir.
Sınavın sadece kendisi, o sınav anı psikolojiyi tam olarak verebilir.
Gerçek sınava benzeyen sınav senaryoları ile asla gerçek sınavın motivasyonunu ve konsantrasyonunu yakalayamayız.
Eğer bunu yakalarsanız, o zaman ortada bir terslik var demektir.
Çünkü bu durum öğrencide duygu durumunun karıştığını, gerçekle, gerçek olmayanın yer değiştirmiş olması anlamına gelir.
Bunun en büyük kanıtı da; özel kurumların Türkiye geneli yaptıkları sınavlarda derece alan öğrencilerin, gerçek sınavda derece alamamalarıdır.
Çünkü, böyle bir durumda öğrenci, hedeften çok, çevreye kendisini ispat etme psikolojisi içerisindedir.
Gerçek sınav öncesi aldığı dereceyle de bunu ispat etmiştir. Bundan sonra gayretinde ve enerjisinde büyük bir düşme yaşanacaktır.
MOTİVASYONUN YAKITI DUYGULARIMIZDIR
Duygusal enerji “olumsuzlukları lehe çevirmek” olarak da kısaca tanımlanabilmektedir. Bu bakış açısı, duygusal enerjinin hedefe giden yolda, bütün olumsuzlukları temizleyen, kişinin o yolda rahatça ve güvenle ilerlemesini sağlayan çok önemli bir faktörün motivasyon olduğunu ortaya koyuyor.